Bitcoin bir cypherpunk girişimi değil miydi? Ne ara FED’in arka bahçesi oldu?

Cemil Şinasi Türün
4 min readOct 20, 2018

--

Wired dergisinin 3. sayısı (1993 Mayıs)

2016 yılında Kadir Has Üniversitesinde düzenlenen bir konferansta konuşma fırsatım olmuştu. Bu konuşmada yaptığım sunumda yaklaşan mali tufana karşı ABD’de sistemin sahibi olanların, kripto paraları kullanarak bir çıkış arayacaklarını ve bunu da bir iki sene içerisinde bulacaklarını iddia etmiştim. Bu konferansın Youtube videosu (dk. 17:50’den itibaren) ve konu hakkında o zaman yazdığım makale mevcut.

O zamanki konuşmamda ve yazdığım yazıda yaptığım en önemli hata, bu gelişmeleri tetikleyecek kişilerin, Warren Buffett gibi ortalıkta gördüğümüz “en zengin” Amerikalılar yani büyük dolar zenginleri olacağı idi. Oysa ki, doların asıl sahibi olan FED yani Amerikan Merkez Bankasının sahiplerinin, geçen süre zarfında bu senaryoyu asıl çalışanlar oldukları ortaya çıktı.

Komplo teorisi diye bir kavram var ya, sürekli bu kavramla bizi birilerinin suçlamasından korkuyoruz. Zihnimizde sürekli başımızın üzerinde sallanan bir kılıç gibi yer alan bu kavram yüzünden aslında demek istediklerimizi her zaman söyleyemiyoruz.

İşte benim de o zamanki yazılarımda ve konuşmalarımda dilimin ucunda olup da söyleyemediğim şeyleri artık şimdi yazmam gerektiğine inanıyorum. Zamanı geldi de geçiyor bunun.

O dönemde sanki dolar zenginleri bir tane büyük kulüpmüş ve hepsi aynı fikirdeymiş, aynı planın içindelermiş gibi düşünmüştüm. Oysa ki, özel bir şirket olan FED’in gerçekten sahibi olan aileler var ve bunlar asla ortalıkta görünmüyorlar. O yüzden de bizim onlarla ilgili fazla bilgimiz yok. Öyle ileri geri fikir yürüteceğimiz sosyal hayatları, fotoğrafları, aşkları, skandalları vs. vs. bu tür şeyler bu aileler için söz konusu değil.

Artık doların üzerindeki Büyük Finansal Tufan tehdidi (bu kavrama da değerli arkadaşım Erkan Öz’ün aynı isimli kitabında anlattığı şekliyle değiniyorum) gerçek bir tehdit haline geldi, zira içinde olduğumuz yılın yaz aylarında tüm dünyada bu krizin başlamış olduğu söylentilerini okuyorsunuz. Hatta bu söylentilerden birine göre bu Finansal Tufan önce Türkiye’den başlayacaktı: Eh Ağustos ayından itibaren başımıza gelenlere bakılırsa bu görüş belki çok da yanlış olmayabilir.

Ancak benim bu yazıya başlamamın asıl sebebi, bir zamanlar tahminlerini yürüttüğümüz FEDcoin girişiminin çoktaaan yapılmış olduğunu geçenlerde farketmem oldu. Hatta tüm crypto evreninin büyük bir kısmının, daha şimdiden DCG yatırım şirketi vasıtasıyla bu ailelerin kontrolüne geçmiş olduğunu şaşkınlıkla farkettim. (DCG yatırımlarıdan bazıları: Blockstack, Pitpay, Brave, Circle, Civic, Coinbase, Coindesk, Etherscan, Kraken, Logos, Protocol Labs, Poloniex, Ripple, Veem, Xapo, Zcash…) Arkada FED olduğuna inanmayan varsa buyursun, DCG şirketinin yönetim kuruluna bir göz atsın.

Winkelvoss kardeşlerin yeni kalkışımı Gemini adlı stable-coin de benzer bir iş ve onun da arkasında dünyanın en büyük rezerv kuruluşu/bankası olan State Street yer alıyor. Bu kuruluşta da 33 trilyon dolar değerinde menkul kıymet (hisse senedi, tapu vb. ve muhtemelen altın) saklanmakta. Şirketin basın açıklamasında olmasa da, nedense ben altına endeksli de bir ERC-20 token’ı olması gerektiğini düşünüyorum Gemini bünyesinde.

Kripto uzayı artık (bizim olduğu kadar) onların da, yani trilyoner ailelerin ve sahip oldukları dev bankaların da arka bahçesidir arkadaşlar: Şimdiden sonra bu bahçede hangi oyunları oynayacağız biz, bunu konuşalım.

Şaşkınım; şaşırdım çünkü…

Bu noktada şaşkınlığımın nedenini açıklayayım: Şimdiye kadar hep bahsi geçen aileleri, bizim basınımızda Pentagon diye kodlanan, ABD’de ise adına “military industrial complex” denilen yapı ile ortaklık içinde görmeye alışıktık, ya da en azından bu iki yapı arasında esaslı bir çatışma olmayacağını düşünürdüm. Oysa şimdi bu iki kamp arasında bir kırılma, bir fay hattı oluşmuş olabilir. Zira, eğer böyle bir ayrışma yoksa, neden Circle ve Goldman Sachs birlikte kalkıp USDC diye bir stable-coin üretsinler?

Stable-coin’lerin önemli bir varlık sebebi, eskiden banka hesaplarında duran dolarların zamandan bağımsız olarak (yani gece-gündüz-Pazar dahil) crypto-para uzayına hızlı geçişini sağlamaktır. Burada ima ettiğim şey, ailelerin bir kriz anında USDC’den ya da Gemini’den hızla ether veya bitcoin’e geçiş yapabilecek olmalarıdır. Ayrıca, altına endeksli ERC-20'de yapıldığını sanıyorum, bu durumda altına da kayabilirler anında.

Ya da herhangi bir ayrışma yok ve ortaya çıkan durumun iki sebebi olabilir ki ikisi de birbirinden beter:

1) Aileler de bir finansal tufan bekliyorlar.

Trilyonlarca doları olan malum aileler, kendi bankaları bünyesinde, paralarını Ethereum platfomu kullanarak bire-bir denklikte ERC-20 token’ı haline getiriyorlar. Neden? Çünkü mali bir kriz anında dünyada rezerv para niteliğindeki ABD doları üzerinde önemli bir düşüş-kırılma baskısı olacaktır. Kendi kontrollerinde bir yapıyken, FED’in 2008 krizi öncesi ve sonrasında hesapsız ve karşılıksız trilyonlarca dolar basmış olması önlenemez bir hareket miydi? Belki de… Ya da belki, onun bir hata olduğunu kabul ettiler ve çıkış yolu olarak kripto-asetlerin dünyasını gözlerine kestirdiler. Açıkçası, ben bu ailelerin, Ocak 1988 tarihli The Economist dergisi kapağının ima ettiği gibi, taa o zamandan bitcoin benzeri bir dijital para tasarlamayı planladıklarına inanmıyorum. Olay şudur, Satoshi’nin tasarımını izlemişler ve ellerindeki dolarların son kullanım tarihi geçmeden şirketler satın almaya başlamışlardır. Ancak bugün bitcoin’in kontrolü ailelerde demek doğru olmaz.

Bir ihtimal de, aileler ile Pentagon’un birlikte hareket ettikleri ve bu da en kötü senaryoyu akla getiriyor:

2) Çin ve Rusya ile savaşma kararı alındı.

Ve yine bu sebepten de yukarıda yazdığım stable-coin hazırlığı yapılıyor. Bu durumda tabii olarak finansal tufandan daha büyük bir felaket beklenebilir. Bu olasılığın üzerine başka bir cümle yazmaya halim yok. :(

22 Mayıs 2019 tarihli ekleme: Bu son maddedeki varsayımımın şu anda yanlış olduğunu düşünüyorum. Yeni gelişmeler ışığında fikrim globalist ailelerin sıcak bir savaştan değil, soğuk ya da ılık bir ticaret savaşından yana olduklarını ve bu savaşta da ABD’nin değil, Avrasya grubunun yanında yer almaya meyilli olduklarını gösteriyor.

--

--

Cemil Şinasi Türün
Cemil Şinasi Türün

No responses yet